Her kız bebek belli sayıda yumurta ile dünyaya gelir. İleriki dönemde sahip olduğu bu yumurta rezervi onun üreme yetisini belirlemede çok önemli olacaktır. Kızlar, ergenliğe girişle birlikte yumurtlama süreci başlar ve her ay bir tane yumurta folikülünden çıkar, olası bir korumasız cinsel ilişki durumunda döllenmeye hazırdır. Bu şekilde adet döngüsü de başlamış olur. Yumurtlama başladığı aydan itibaren her ay rahim dokusu, olası bir gebelik için kendini hazırlamak amacıyla kalınlaşır, embriyonun yuvalanmasına uygun hale gelir. Gebeliğin olmadığı her ay, olası bir gebelik için kalınlaşmış olan rahim dokusu pul pul dökülür ve kanama ile dışarı atılır. Böylece bir sonraki ay da yumurtlama için yenilenmiş olur. İşte bu rahim dokusunun kanla atılması olayı da “adet kanaması” olarak adlandırılır. Kadın üreme çağının sonuna gelip de menopoza girinceye kadar bu yumurtlama ve adet döngüsü aynı şekilde devam eder.
Menopoz nedir?
İlerleyen yaşla ve birtakım olumsuz yaşam, beslenme koşullarıyla kadınların yumurtalıklarındaki folikül miktarı azalır. Folikül sayısındaki bu azalma da vücutta östrojen üretimi azaltmaktadır. Yaş ilerledikçe de östrojen üretimi tamamen biter ve yumurtalıklar da küçülür. Bu süreçte kadının adet döngüsü kesilir ve üreme yeteneği de biter. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre menopoz; yumurtalıkların aktivitelerini kaybetmeleri sonucu adet döngüsünün kalıcı olarak kesilmesidir.
Menopoza hangi yaşta girilir?
Nasıl ki herkesin üreme yetisi kendine özel nitelikler gösteriyorsa, menopoza giriş yaşı da kişiye göre değişmektedir. Ancak genel olarak dünyada menopoza girme yaşı dünyada 45- 55 yaşlar, Türkiye’de ise 46 -48 yaş arasındadır. Kadının doğuştan getirdiği üreme yetisine, genetik özelliklerine, geçirdiği hastalıklara, kullandığı ilaçlara, zararlı bir alışkanlığının olup olmamasına, beslenme ve yaşam koşullarına göre menopoza girme yaşı daha ileri ya da daha erken olabilir.
Menopoz dönemleri
- Premenopoz (menopoz öncesi dönem)
Menopoza dair ilk belirtilerin görüldüğü dönemden, kadının tamamen menopoza girdiği döneme kadar geçen süreyi kapsamaktadır. Bu süreçte yumurtalıklarda folikül canlılığı azalır ve adet kanamaları düzensizleşir. Premenopoz dönemi birkaç ay ya da bir yıl kadar sürebilir.
- Menopoz
Yumurtalıklarda foliküller pasif hale gelmiştir ve en son adet kanaması görülmüştür.
- Postmenopoz
Kadının en son adet görmesinden, yani menopoza girmesinden yaşlılık dönemine kadar süren 6 -8 yıllık süre postmenopoz dönemidir. Postmenopoz için kadının son 12 aydır adet görmüyor olması gerekir.
Menopoz oluşum biçimleri
- Doğal menopoz
Kadının 45 yaşından sonra doğal sürecinde yumurtalık fonksiyonlarının yavaşlayarak tamamen bitmesi ile kendiliğinden oluşan menopoz doğal menopozdur. Yine dışarıdan bir müdahale olmadan kadının kendiliğinden 45 yaşından önce menopoza girmesi ise erken menopoz olarak adlandırılır. Kadınlar; otoimmün hastalıklar, radyoterapi, kemoterapi, enfeksiyonlar, çevresel nedenler, kürtaj ve düşükler, sık gebelik, aşırı şişmanlık, hipotiroidizm ve kimi zaman da sebebi belirlenemeyen bir faktörden dolayı erken menopoz yaşayabilir.
- Cerrahi menopoz
Kadının yaşı menopoza uygun olmadığı halde, erken menopoz için hiçbir sebep olmadığı halde, bazı cerrahi işlemler zamanından önce menopoza girmeye neden olabilir. Örneğin; üreme çağında olan bir kadının yumurtalıklarının cerrahi olarak çıkarılması durumunda adet kanamaları kesilir ve menopoz başlar. Ancak radyasyon tedavileri, kanser kemoterapileri gibi uygulamalar yumurtalıkların fonksiyonlarında bozukluğa yol açsa da, sonrasında tedavi ile yeniden geri kazanım mümkün olabilir.
Menopoz yaşını etkileyen faktörler nelerdir?
- Genetik faktörler
Menopozun genetik özelliklerle yakından ilgisi vardır. Çünkü aile içindeki kadınlar genellikle birbirine yakın yaşlarda menopoza girerler.
- Genital faktörler
Adet kanamalarının düzenli olması, kadının üreme sağlığı ile ilgili pek çok fikir vermektedir. Bu bağlamda adet kanamaları düzensiz olan kadınların düzenli adet görenlere göre daha erken menopoza girdikleri bilinir. Aynı şekilde doğurganlık durumu, ilk adet görme yaşı, doğum kontrol hapı kullanıp kullanmama, iki yıldan uzun süre emzirme gibi faktörler de menopoza girme yaşını etkileyebiliyor.
- Psikolojik faktörler
Diğer tüm vücut sistemleri olduğu gibi üreme sistemi de olumsuz psikolojik durumlardan, psikolojik travmalardan etkilenmektedir. Bu bağlamda ciddi psikolojik sorunların, savaş, göç, deprem gibi sorunların erken menopozu tetiklediği bilinir.
- Olumsuz fiziksel ve çevresel faktörler
Yaşam şartları da üreme yetisinin normalden daha erken kaybedilmesine sebep olabiliyor. Bu bağlamda aşırı soğuk iklimlerde ve sağlıksız, kötü şartlarda yaşayan kadınlar daha erken dönemde menopoza girer.
- Sigara
Günde 10 tane ve daha fazla sigara içen kadınların, içmeyenlere göre 1 -2 yıl daha erken menopoza girdikleri bilinir.
- Hastalıklar
Çok ciddi metabolik hastalıklar, genetik bozukluklar, enfeksiyon hastalıkları, kemoterapi ve radyoterapi gibi ağır tedaviler menopoza daha erken girmeye sebep olabiliyor.
- Sosyal faktörler
Çok net bir veri olmasa da kırsal ve geleneksel toplumlarda yaşayan kadınların menopoza giriş yaşları daha erken olabiliyor.
Premenopozal dönemde (menopoza girmek üzereyken) hangi şikayetler görülür?
- Adet kanamasında düzensizlikler,
- Yumurtlamanın azalması,
- Aniden ateş basması,
- Normalden fazla terleme,
- Sebepsiz yere depresif ruh hali,
- Rahatça uykuya dalamama,
- Sebepsiz ve aşırı gerginlik, sinirlilik,
- İştahta artış,
- Konsantre olmakta zorlanma,
- Yüz bölgesinde kızarıklık,
- Nabzın artması,
- Ani baş ağrısı, baş dönmesi,
- Özgüvende azalma,
- Aşırı unutkanlık,
- Dikkat eksiliği,
- Halsizlik ve yorgunluk,
- Cinsel isteğin azalması
Menopoza giriş belirtileri nelerdir?
Yukarıda sıralanan premenopoz belirtiler devam etmekle birlikte daha pek çok belirti gözlenir. Bu bağlamda menopoza giren kadınlarda görülen belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
- Bir süredir premenopoz döneminde vücuttaki östrojen azaldığı için kadının genital organlarında küçülme (atrofi) olur. Kadının rahmi, vajinası, vulvası ve üretrasında küçülme olur. Bu sebeple de daha sık idrara çıkma, kabızlık, vulvada kaşıntı, ağrılı cinsel birliktelik, rahim sarkması, idrar kaçırma, idrar kesesinde sarkma, makatta sarkma gibi şikayetler yaşanabilir.
- Vücutta; deride, saç kökleri ve ter bezlerinde östrojen reseptörleri bulunmaktadır. Kadın menopoza girdikten sonra da östrojen azlığından dolayı deri incelir, kolajen miktarı azalır, vücutta saç ve kıl miktarı azalır, cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve yaraların iyileşme hızı düşer, bazı vakalarda da çene, dudak ve göğüste kalın tüyler çıkabilirken, koltukaltı ve genital bölgedeki kıl miktarı da azalır.
- Menopoza girince ağız kuruluğu, ağızda kötü bir tat ve diş eti hastalıkları daha sık yaşanır.
- Menopoz döneminde sindirim sisteminin fonksiyonları da bozulur. Kabızlık ve basur sık rastlanan sorunlardandır.
- Kalp hastalıklarına yakalanma riski de menopozla birlikte artmaktadır. Üreme çağı içinde fazlaca salgılanan ve menopozla birlikte azalarak tamamen biten östrojen hormonu, koroner kalp hastalıkları riskini azaltan bir hormondur. Bu sebeple de menopozla birlikte östrojen azalınca koroner kalp hastalıkları riski artar, kötü kolesterol yükselir, tansiyon yükselir ve damar sertliği sorunu daha sık görülür.
- Menopoza girişle birlikte, hatta premenopoz döneminden itibaren osteoporoz sorunu başlar. Bu sebeple de vücutta kemik mineral yoğunluğu azaldığından kemik kırıkları kaçınılmaz olur. Menopoza girmiş olan kadınların bir yılda kemik kitlelerinin % 3-4’ünü kaybedebildikleri bilinir.
- Menopozla birlikte metabolik hız yavaşladığı için vücuta yağ depolama eğilimindedir ve dolayısıyla da kilo artışı olur.
- Kadınlık ve üreme hormonlarının daha az salgılanıyor ve etkisini yitiriyor olmasından dolayı cinsel isteksizlik görülür.
Menopoz tanısı nasıl konur?
Neredeyse tüm kadınlar menopoza dair az ya da çok bir şeyler bilir ve menopoza girmek üzere olduğunu fark eder. Burada önemli olan menopozdan şüphe edildiğinde doktora gidilmesi ve tanının erken konulmasıdır. Zira zamanında tanı konmaz ve önleyici uygulamalara, tedaviye geçilmezse ilk bir yıl içinde kadının sağlığında önemli kayıplar olabilir. Sağlığa dair diğer tüm hususlarda olduğu gibi menopozda da erken tanı erken tedaviye olanak verir. Bu bakımdan adet düzensizliklerinde acilen doktora gidilmelidir.
Menopoz şüphesiyle doktora giden, seyrek adet gören, sıcak basmaları ve psikolojik rahatsızlıkları olan kadından adetin üçüncü günü kan alınır ve kanda FSH ve LH hormonları artmışsa menopoz tanısı konabilir. Düzensiz adet gördüğünü söyleyen kadının kanında FSH düzeyi 40 pg/ml üzerinde ölçülürse menopoz tanısı kesin olarak konur. FSH düzeyinin 25-40 pg/ml arasında olması durumunda premenopozdan bahsedilir. Menopoz, premenopoz ya da başka bir sebeple düzensiz kanamaları olan her kadında gebelik ve düzensiz kanamaya sebep olan diğer hastalıklar araştırılmalı, ultrason muayenesi de yapılmalıdır.
Menopoz döneminde beslenme nasıl olmalı?
Menopoz dönemine girişle birlikte tüm vücut fonksiyonlarında değişiklikler ve bazılarında ise yavaşlama başlar. Vücutta östrojen yetmezliğine bağlı olarak metabolizmanın çalışma hızı yavaşlar ve dolayısıyla da kadın daha hızlı kilo almaya başlar. Bunu önlemek içinse beslenme alışkanlıklarına özen göstermek, gerekiyorsa beslenme uzmanından yardım almak önerilir. Bununla birlikte düzenli olarak egzersiz yapmak, her gün yürüyüş yapmak da kilo alımını önleyebilir. Menopozdan kaynaklı osteoporozdan korunmak içinse günlük 1500 mg kalsiyum alınması gerekir. Aynı zamanda E vitamini takviyesi ile ya da E vitamini bakımından zengin beslenerek sıcak basmalarını ve halsizlik önlenebilir. Bu süreçte D vitamini normal düzeyde olmalı ve tuz tüketimi kısıtlanmalıdır.
Menopozda hormon replasman tedavisi nedir?
Menopoz döneminde uygulanan hormon replasman tedavisi (HRT) kadına östrojen takviye tedavisidir. Bunun içim kadına düzenli olarak östrojen ve progesteron içeren ilaçlar verilir. Bu sayede menopoza girişle birlikte artan osteoporoz ve kalp -damar hastalıkları riski azalır. Bazı kadınlar hormon tedavisi almaya başladıktan sonra menopozun diğer şikayetleri olan sıcak basması, terleme, çarpıntı ve halsizlik gibi belirtilerin de azaldığını belirtmekteler. Menopozdaki kadınlara hormon replasman tedavisi sayesinde menopoza bağlı kemik kaybı önlenebilir ve kemik kitlesi artırılabilir. Böylelikle de kemiklerde kırık olma riskinde de azalma olur, kalp damar hastalıkları riski azalır. Hatta hormon replasman tedavisinin cinsel yaşam üzerinde olumlu etki gösterdiği, ağız kuruluğu, ağızda kötü tat ve diş çürükleri gibi sorunların da çözümüne yardım ettiği bilinmektedir.
Kimlere hormon replasman tedavisi uygulanmaz?
- Rahim ve meme kanseri olduğu bilinen ve bundan şüphe edilen kadınlar,
- Tanı ve tedavisi yapılmamış anormal kanamaları olan kadınlar,
- Karaciğer hastalığına sahip olan kadınlar,
- Pıhtı atma riski olanlar,
- Aşırı kilolu, obez olanlar,
- Şiddetli varis sorunu olanlar,
- Hipertansiyon problemi olanlar,
- Fazla sigara içenler,
- Daha önceden kalp krizi geçirmiş olanlar,
- Beyinde damar tıkanıklığı olan veya inme geçiren kadınlara hormon replasman tedavisi uygulanmaz. Ayrıca hipertansiyon, diyabet, safra kesesi taşı, hiperlipidemi, migren ve rahimde miyom varlığı gibi sorunlarda hormon replasman tedavisinin dikkatli yapılması gerekir.